HACI BAYRAM-I VELİNİN ESERLERİ İLAHİ
1.Bilmek istersen seni,
2.Geç canından bul anı,
3.Kim bildi efalini,
4.Anda gördü zatını,
5.Görünen sıfatındır,
6.Gayrı ne hacetindir,
7.Kim ki hayrete vardı,
8.Tevhidi zatı buldu,
9.BAYRAM özünü bildi,
10.Bulan ol kendi oldu, Bu şiirin yorumu şu şekilde yapılabilir. 1.Hacı Bayram-ı Velinin burada iki senden bahsettiğini görüyoruz.Bunlardan birincisi nefs dediğimiz beşeri BEN ,diğeri ruh dediğimiz ilahi BEN dir.İnsanın Allahtan kopup gelen ilahi yönüne ulaşması için nefsinden uzaklaşması, o yönünü aşması gerekir. 2.Canından geçmekle insan kendi özüne ulaşır.Sen seni bil sen seni mısrası şu sözü hatırlatır; Kendini bilen Rabbini bilir.Zira insanın özü ilahi asla bağlıdır.Oradan gelmiş oraya dönecektir. 3.Yaptığı işlerin iç yüzünü düşünen kişi o işlerin insandaki hangi sıfatın, hangi özelliğin sonucu olduğunu bilir. 4.Sıfatını bilen kişi sıfatın dayandığı yeri de bilir ki o da insanın özü yani kendi zatıdır. 5.Bir kimse, kendi sıfatını zatı vasıtasıyla görür, yani o sıfatı düşünür.Düşünme özelliği zatın kendisinde mevcuttur. 6.Başka bir şeye ihtiyacın kalmaz, eğer kendini bu iç gözlem ile bilebilir, aslına ulaşırsan...İnsan özüne yabancılaşırsa kendini tanımaz, aslını bilmez.Eğer insan sıfat, fiil çokluğundan kurtulup zattaki vahdete yani tekliğe ulaşırsa kendi aslına kavuşmuş yabancılaşmadan kurtulmuş olur.İşte burada huzuru bulur. 7.Hayrete varmak bir tür gaybet halidir .Bu şekilde aklın aşıldığı bir hal elde edilir.Allahın varlığını anlayan kişi artık nura dalmıştır.Tepeden tırnağa nur olmuştur.Yani hakikat ışığını bulmuş hakikate ermiştir. 8.İşte bu nura dalan, artık zata ait tevhide de ulaşmış, zati tecellilere mazhar olmuş demektir.Zat bilinemez olduğu için, ancak sezgi yoluyla bilgisine ulaşılır.Allahın Zatındaki gayblık durumu zatı anlayan kişiyede intikal eder ve bir tür hayret hali yani aklın aşıldığı bir hal elde edilir. 9. Hacı Bayram-ı Veli kendi özünü bilmiş yani yabancılaşmadan kurtularak aslına ulaşmış ikilikten kurtulmuş ve tevhidi bulmuştur.Bu durumda O hem bilen hemde bilinen olmuştur.Bilen ve bilinen ikiliği kalkmış zati tevhid elde edilmiştir. 10.Bulan yine Hacı Bayram-ı Velinin kendisi olmuştur.Bu dünyada gerçeği bulamayan kendi özüne ulaşamayan kimseler öbür dünyada karanlıkta kalacaklardır.Bu dünyada özüne yabancı kalan ahirette yabancılaşmanın bedelini ödeyecektir.Tabii olarak öze ulaşmanın birinci şartı İslamı tam olarak yaşamak ve bu şekilde nefsani duygulardan arınmaktır.İslamı tam olarak yaşamayan kimselerin öze dönmesi mümkün değildir.Kısaca öze dönüş yaşanarak elde edilir.Bir sufinin manevi olarak ilerlerken çeşitli makamlardan geçtiğini çeşitli gizli halleri öğrendiğini biliyoruz.Bunlar tamamen yaşanarak elde edilen tecrübelerdir.Hacı Bayram-ı Veli Hz.leri de bu manevi tecrübeleri kendi şiirinde bu şekilde anlatmaya çalışmıştır.Bu tecrübelerin gerçek içyüzü nedir, nasıldır, bu yönleri bizce bilinmemektedir. İLAHİ ZİKİR
1.Noldu bu gönlüm ,noldu
bu gönlüm?
2.Yandı bu
gönlüm, yandı bu gönlüm,
3.Gerçi ki
yandı gerçeğe yandı,
4.Kendi de
buldu kendi de buldu,
5.Elfakru fahri
elfakru fahri,
6.Fakrını
zikret fakrını zikret,
7.Sevda-yı
azam sevda-yı azam,
8.Mesken-i canan mesken-i
canan,
9.Bayrami
imdi bayrami imdi,
10.Hamd
senalar hamd-ü senalar, Açıklaması şöyledir; 1. Hacı Bayram-ı Veli, gönlünde iç dünyasında meydana gelen değişikliği anlatıyor.Akıl düşünme, gönül sevme yeridir.Onun kutsal gönlü, Mevlasının aşkına tutulmuş o aşk ile yanmakta, sevdiği Mevlasının derdiyle, iç alemi ile meşgul olmaktadır.Buradaki dert sevgiliden ayrı kalmanın verdiği acıdır.Allaha en çok aşık olanlar Onu en çok sevenlerdir. 2.Burada, iç aleminin ayrılık ateşiyle yandığını belirten Hacı Bayram-ı Veli, bu ateşin kendisini olgunlaştırdığını ifade ediyor, yanmada derman yani şifa bulduğunu söylüyor. 3.Gönlüm bu aşk ateşiyle her ne kadar yanıyorsa da bu yanma maddi çıkar değil mutlak güzellik sahibi Allah içindir.Yani boşuna değil faydalı bir yanma. Hacı Bayram-ı Veli bu yanmanın bütün vücudunu sardığını tepeden tırnağa Allah sevgisiyle dolduğunu belirtiyor. 4.Allahı dışarda değil iç dünyasında bulduğunu söylüyor.Müminin kalbi Allahın evidir.İnsan iç dünyasını kötülüklerden temizleyebilirse orada Allahı bulur. 5.Bu mısralarda Hacı Bayram-ı Veli fakr ve mahv gibi hallerden bahsediyor.İnsanın sırf Allaha muhtaç hale gelmesi onu diğer insanlara muhtaç olmaktan kurtarır.Fakrda insanın gerçek özgürlüğü vardır.Bu durumda olan kişi gerçek kulluğa da yaklaşır.Her şeyi Allahtan bilir.Allahtan başka herşeyi geçici ve fani olarak görür. Hacı Bayram-ı Velinin burada Peygamberimizin Fakirlik benim öğüncümdür hadisini zikretmesi, Peygamberimizi her konuda örnek aldığını göstermektedir. 6.Fakrını zikretten amaç hiçliğini anla demektir.Bu makamda olan kişi, nefsini yok bilince nefsine ait kötü yanları siler yerine iyi huyları hakim olur.İnsanın iyi huyları elde etmesi için nefsini bu şekilde terbiye etmesi gereklidir.Tasavvuf işte bu ahlakı sağlayacak kısa yoldur. 7.İnsanın içinde çeşitli alemler vardır.Bunu bilicine ulaşan insan ne kadar büyük bir varlık olduğunu anlar.İnsan Allahın yeryüzünde halifesi olduğuna göre halifeninde önemli bir varlık olması gerekir.Bu makama ulaşmış insan öyle yücelir ki bütün alemleri hissedebilir, beşeri ve maddi bağlardan sıyrılır ilahi planda bir çeşit varlık elde eder. 8. Hacı Bayram-ı Velinin gönlü artık Allahın evi olmuştur.O, ihsan mertebesine erişmiş, her an Allahı görür gibi kulluk etmenin bilincindedir.Bu durumda olan kişi sürekli beraber olduğu Allahın isteği şekilde ahlaklanır, kalbi Allahın evi olur. 9.İlahinin başından beri Hacı Bayram-ı Veli geçirdiği tasavvufi tecrübeleri anlatmaktaydı.Bu mısrada artık O ,sevgiliye yani Mevlasına kavuşmuştur.İşte Allaha vuslatı, Hacı Bayram-ı Velinin ifadesiyle büyük bayramdır.Aynı vuslata Mevlana Celaleddini Rumi Şeb-i Aruz ismini vermektedir.Allaha aşık olan kişiye bu dünya içindeki sıkıntılar önemsiz gelir, stresten, huzursuzluklardan kurtulur her gününü bir bayram sevinci ile geçirir. 10.Bu mısrada Hacı Bayram-ı Veli kendisini bu makama eriştiren Yüce Allaha hamd ediyor.Allaha vuslat makamı tasavvufta en yüce makamdır. İLAHİ TAKSİM
1.Çalabım bir şar
yaratmış,
2.Bakıcak
Didar görünür,
3.Nagihan bir
şara vardım,
4.Ben dahi bile
yapıldım,
5.Şakirtleri taş yonarlar,
6.Mevlanın adın anarlar,
7.Ol şardan oklar atılır,
8.Aşıklar canı satılır,
9.Şar dedikleri gönüldür,
10.Aşıklar kanı sebildür,
11.Bu sözümü arif anlar,
12.Hacı Bayram kendi banlar, Açıklaması şu şekildedir; 1.Çalap Allah demektir.Allah ise iki cihan arasında bir şehir yaratmıştır.Bu şehir insan gönlüdür,kalbidir.Bir yönü maddi aleme diğer yönü ahirete bakar. 2.Allah akılla idrak edilemez ancak kalp ile sevilir.Yani Allahı anlama yeri kalptir.Allahın kalpten bu şekilde bir görülebilirliği vardır ki bu, akıl üstü görmedir. 3.Hacı Bayram-ı Veli aniden bu şehre girdim diyor,yani tasavvuf eğitimine adım atışından bahsediyor. Hacı Bayram-ı Velinin onu yani gönlünü yapılır görmesi gönlünün sürekli gelişim halinde olması, sürekli manevi olgunluğa yönelişi diye tanımlanabilir.Bu yöneliş gönlün yani kalbin noksanlıklardan nefsi duygulardan temizlenerek olumlu yöne yönelmesi demektir. 4. Hacı Bayram-ı Veli taş ve toprak arasında ben yapıldım diyor.Taş insandaki olumsuz yönler toprak ise iyilikler ve güzelliklerdir.Bu iki yönün düzenlenmesi kalbin olgunlaşması onun inşa edilişi demektir. Hacı Bayram-ı Veli, Ebu Hamidin nezaretindeki manevi olgunlaşma sürecini taş ve toprak arasında yapılmak diye tanımlıyor.Bu ifade de ayrıca topraktan ruhun tekamülü taştan da nefsin tekamülü anlaşılabilir. 5.Şakirdlerin taş yontması nefsin kötü yanının giderilmesi kötü ahlakı bırakmak demektir.Şeyh öğrencisinin manevi olgunluğunun gelişimini sürekli takip eder. Hacı Bayram-ı Veli de kendisine verilen tasavvufi görevleri yapmış, yaptıkça da hocasının yani Ebu Hamidin kontrolüne sunmuştur. 6.Taşı yontarken yani kalbi temizlerken araç Allahın adını zikretmektir.Zikir hatırlamak anlamına gelen bir Kuran tabiridir.Bir kişi hatırladığını düşünür,düşündükçe sever yada sevdiğini düşünür, düşündükçe hatırlar.Zikrin Allaha ulaştırmadaki fonksiyonu budur.Sürekli Allahı düşünmek, düşünce ve ruhi planda Onunla birlikte olmak insanı ihsan mertebesine ulaştırır.İşte sürekli zikr ihsan oluşumunu, bu da Allahı sevmeyi ve güzel ahlak elde etmeyi sağlar. 7.Gönül şehrinden ok atılması ve onun göğsünü yakması, Allah aşkına uğrayan kişilerin sıkıntıların artması demektir.Allah da bu şekilde kulunun kendini tam olarak sevip sevmediğini kontrol etmek için çeşitli sıkıntılara,imtihanlara,hastalıklara maruz bırakır. 8.Hacı Bayram-ı Veli burada Allah aşkı için candan bile geçmenin gerekliliğini vurgular.İnsanın canı herşeydir.Onu feda etmesi herşeyini feda etmesi anlamına gelir.Allahı sevme yolu gerekirse bu uğurda canı da feda etmeyi gerektirir.Bu mısralarda gönlün pazara benzetilmesi ve orada canın satılması, Kuran da Allahın razı olduğu kimseler hakkında alışveriş olayına benzer.Tevbe 111 de Allah, cennet karşılığında onların canlarını ve mallarını satın aldı buyurulmaktadır. 9.Şar gönüldür.İnsan gönlü bir şehire benzer.Şehir çok geniş bir alandır ve içinde herşey bulunur.Gönül de o kadar büyüktür ki yere göğe sığmayan alan Allahı seven inançlı kulun kalbine sığar.Ancak gönülde ilim ve zıddı cahillik olmaz, orada sezgisel yönü olan irfan ve inkar bulunur.Allahda gönülde sezgiye dayalı bu irfan ile bilinebilir.Bu bilişin temelinde Allah sevgisi ve sevginin kalpte meydana getirdiği sezgi bulunur. Hacı Bayram-ı Veli burada Allahı bu yolla anladığını, ilim ve zıddı cahilliğin bir kalp ameli olmadığını vurguluyor.Çünkü ilim bir beyinsel faaliyet ürünüdür ve bu faaliyet insanı Allaha ulaştırmaz. 10.Gönül evinin daha doğrusu gönül şehrinin kenarında yani pazarında aşıkların kanı bedava akar.Yani canın bir önemi yoktur.Bu uğurda çok sayıda Allah dostu canlarını feda etmişlerdir. 11. Hacı Bayram-ı Veli tasavvufta özel bir konum olan Tadmayan Bilmez hususuna işaret eder.Tasavvuftaki, bu sevgi ,ölüm, herşeyini feda, fena, beka gibi hallerin anlaşılması o hallerin yaşanması ile mümkündür.Yaşamayan cahiller boşuna söz söyler kuru gürültü yaparlar. 12.Bu son mısralarda Hacı Bayram-ı Veli ben bu tasavvufi tecrübeleri yaşadım, bu şiirimle size anlatıyorum diyor.Gönül şehrinin sokaklarını her yeriyle iyice öğrenen Hacı Bayram-ı Veli şehrin minaresine çıkarak yani şeyhlik makamını elde ederek öğrendiklerini insanlara anlatıyor, onları doğru yola çağırıyor. İLAHİ SAVT
1.Hiç kimse çekebilmez,
2.Derdine gönül
verme,
3.Gelür güle
oynaya,
4.Bir
bunculayın fitne,
5.Bir fani
vefasızdır,
6.Gah yoksulu
bay eyler,
7.Çün yüzün
dündürdü,
8.Nice seri
pay eder,
9.Denir
vahit vahdette,
10.Hızr
ermedi bu sırra,
11.Hayran
kamu alimler,
12.Kafdan
Kafa hükmeden,
13.Miskin
Hacı Bayram sen,
14.Bir ulu imarettir, Bu şiirin açıklaması şu şekilde yapılabilir; 1.Hacı Bayram-ı Veli bu mısrada dünya denilen imtihan yerinin çeşitli sıkıntılarla ve zorluklarla dolu olduğunu ifade ediyor.Kuran-ı Kerimde ise Allahü Teala Bakara 155de Elbette biz sizi biraz korku biraz açlık ve mallardan,canlardan,ürünlerden eksiltmekle sınarız,sabredenleri müjdele buyurmaktadır. 2.Dünyanın derdine fazla dalma, onun stresinden kendini çek çıkar, onun malına mülküne süsüne aldanma zira hepsinin sonu Vay dır.Yani pişmanlıktır. 3.Dünyanın yüzü tatlıdır, insanı çeken parası, altını, elbisesi, süsü, çeşitli eşyaları vardır.Dünyaya dalan ahiretini ihmal eder, bu nedenle eli çabuk olan dünya herkesi çabucak kendine çeker. 4.Dünya o kadar fitne dolu ki bunlara dayanamamaktan kaynaklanan aman feryatları ne kadar çok, ne kadar yaygındır.İnsanların geneli dünyaya aldanır. 5.Dünya geçicidir, fanidir, kendisine bağlanana vefası yoktur.Onu mezara kadar takip eder ancak kendisini çok seven insanı orada bırakır, insan mezarda yanlız kalır. 6.Dünya o kadar vefasızdır ki bir bakarsın fakiri zengin etmiş, bir bakarsın onu yeniden fakir etmiş, hiç düzeni ve kararı yoktur.Bu yüzden insan zenginliğine güvenmemeli fakirliği içinde üzülmemelidir. 7.İnsana yüzünü döndürdü mü bir an beklemez elinden geleni yapar ve ahireti unutturur bu nedenle iki yüzlüdür, dünyaya güvenilmez. 8.Dünya nice ayağı baş yapar, bazende başları ayak yapar. 9.Vahid (bir) vahdette ( birlik halinde)dir.Kesret (çokluk yani dünya) düşünülünce nerede kalır aradaki fark.Allahın birliğinin yanında bu dünyanın çokluğu.Kendisi bir olan Allah, çoklukta da bir olarak kendisini göstermektedir.Ancak bu ikisinin arasındaki farkı nasıl anlayacağız? 10.Bu sırrı Hızır bile bilmedi, Allah Musaya bildirmedi.Teklikte teklik ile çoklukta teklik arasındaki fark nedir?En üstün insanlar bile bunun sırrına eremedi.Dünya çokluğunda Allahın tecelli etmesi bu tecelli olmadan da bir olması...İkisi de aynı neticeye varıyor, ama aradaki ince sır gibi fark nedir? 11.Bunun ifade ettiği anlam o kadar derin ki çok bilgisi olan insanlar bile bu işin içinden çıkamadılar. 12.Kaftan Kafaa hükmeden yani bütün dünyayı yöneten hükümdarlar bile dünya ve ifade ettiği vahdet sırrı konusunda aciz kaldılar.Dünya ile içiçe olan onlar ve dünyayı en iyi bilende onlar ama bu konuda çaresizler. 13.Ey Hacı Bayram dünyanın durumu bu.. O halde bu vefasız aldatıcı dünyaya gönül verme ona kanma.Tasavvufta insanı Allaha ulaştırmada engel olan herşeye dünya denmiştir.Bu bakımdan Hacı Bayram-ı Veli Hz.leri kendine dünyaya gönül verme, ona tapma, sadece Allahı bil, Ona kul ol demektedir. 14.Sevda büyük imarettir, Allahtan başka bu büyük imaret yeri olan dünyaya meyletme, bu dünyayı sevme.. Hacı Bayram-ı Velinin hem dünyadan uzak kalması hemde dünyada yaşaması ,kalben vahdeti cismende kesrette vahdeti yaşamasından başka birşey değildir.Çünkü mutasavvıflara göre dünya kalınıp sürekli bağlanılacak yer değildir.Ama dünyanında imar edilmesi rededilmemiş Hacı Bayram-ı Veli tarafından dünyevi sosyal faaliyetler ( üretim,tarım, hayvancılık ,fakirlere yardım ) özellikle desteklenmiştir ve çalışma tavsiye edilmiştir. |